HABERLER

“2 gündür üzüntüden uyuyamıyorum”

Posted on

Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, Ziraat Türkiye Kupası Bursaspor maçı öncesi basın toplantısı düzenledi. Hamzaoğlu, Abdürrahim Albayrak-Ali Dürüst kriziyle ilgili konuştu

Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, Ziraat Türkiye Kupası finalinde yarın Bursaspor ile yapacakları maçla ilgili, “Hak edenin kazandığı, güzel, keyifli, kaybedenin dahi zevk aldığı bir maç olsun istiyorum” dedi.

Ziraat Türkiye Kupası finalinde yarın akşam Bursa Atatürk Stadı’nda oynanacak Galatasaray-Bursaspor karşılaşması öncesinde her iki takımın teknik direktörleri Hamza Hamzaoğlu ve Şenol Güneş ile kaptanları Selçuk İnan ve Ozan İpek, düzenlenen basın toplantısında bir araya geldi.

Hamza Hamzaoğlu, Çelik Palas Otel’de gerçekleştirilen toplantıda, hem Şenol Güneş’i hem oyuncularını hem de Bursaspor camiasını bu sene ortaya koydukları performanstan, iyi futboldan ve zevkli mücadelelerinden dolayı bir kez daha tebrik etmek istediğini söyledi. Türkiye Kupası’nı her iki takımın da çok istediğinin görüldüğünü belirten Hamzaoğlu, “Belki artık onunla yatıp onunla kalkıyoruz diyebiliriz” ifadesini kullandı.

Hamzaoğlu, iki takımın da gerçekten mücadeleyi ve iyi futbolu ön planda tuttuğunun altını çizerek, şöyle konuştu:
“Yarın da inanıyorum ki sahada gerçekten Türkiye Kupası için sadece futbol oynamaya ve kazanmaya çalışan iki takım olacak. Mecburen bunlardan bir tanesi kazanacak ve birisi kaybedecek. Her şeyden önce, yarın futbolun kazanmasını arzuluyorum. Tribünlerde her iki takımın taraftarının sadece kendi takımını destekleyerek güzel bir atmosfer ortaya koyacaklarına inanıyorum. Hak edenin kazandığı, güzel, keyifli, kaybedenin dahi zevk aldığı bir maç olsun istiyorum. Her iki takıma da başarılar diliyorum.”

Bir gazetecinin, Galatasaray Kulübü ile sözleşmesinin 31 Mayıs tarihi itibarıyla sona erdiğini hatırlatması ve düşüncelerini sorması üzerine Hamzaoğlu, “Bir şey düşünmedik bu güne kadar. Biz hala takımımızın başarısı için devam ediyoruz. Sözleşmemiz bitmiş ya da bitmemiş önemli değil. Motivasyonumuz devam ediyor. Hatta eskisinden daha iyi devam ediyor. Bir sıkıntı yok” karşılığını verdi.

“İKİ GÜNDÜR UYUYAMIYORUM”

Hamza Hamzaoğlu, “Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak bugün itibarıyla görevde değiller ve kutlamalarda podyumda yer almamışlardı. Siz stattan çıkarken kendilerini aradığınızı ancak ulaşamadığınızı söylemiştiniz. Görüşme fırsatı buldunuz mu?” şeklindeki bir soruya, şu yanıtı verdi:

“Yönetim kurulu olarak birlikte aldıkları bir karar vardı. Podyuma çıkmama kararı vardı. Bu çok doğal bir şey ama bizim aklımızda onları da, oradaki kutlamaların bir aşamasında çağırıp onore etmek vardı. En azından benim aklımda böyle bir şey vardı. Fakat oradaki atmosfere bir an kendimizi kaptırdık. Takım tur atmaya başladı. Aklıma geldiğinde ben kenara koştum, Selçuk’u da aldım hatta. ‘Kenarda onlar duruyorlar, alalım birlikte kupa fotoğrafı çektirelim’ dedim, birlikte o coşkuyu yaşayalım diye. Ama tabi onlar epey bekledikten sonra doğal olarak orayı terk etmişler. Yukarı çıkmışlar galiba. Ben stadı terk etmişler diye duymuştum, üzülmüştüm. O yüzden öyle bir açıklama yaptım. Ama konuşuyoruz. Dün de konuştuk. Onlar açısından bir sıkıntı yok zaten. ‘Yönetim olarak bir karar aldık’ dediler. Biz kendi adımıza üzüldük. Ben o gün kendi adıma üzüldüm. Nasıl orada öyle bir gaflete düştüm de unuttum. Çünkü bizle birlikte gece gündüz demeden emek veren insanlarız. ‘Herkes unutabilir ama benim unutmamam lazımdı’ diye ben hala kendimi inanılmaz derece eleştiriyorum. İki gündür neredeyse uyumuyorum üzüntüden. Onlar ‘bir sıkıntı yok, sen rahat ol’ diye beni telkin ediyorlar sağ olsunlar. Ama ben hala bunun üzüntüsünü yaşıyorum. Bunu söylemeden de geçemeyeceğim.”

Hamzaoğlu, yarınki karşılaşmada Muslera’nın yokluğunda kaleyi Sinan Bolat’ın koruyacağını ve tüm kalecilerine güvendiğini vurguladı.

SELÇUK: “HEDEF İKİNCİ KUPAYI ALMAK”

Galatasaray takımının kaptanı Selçuk İnan, elde ettikleri lig şampiyonluğunun yanı sıra, ikinci büyük kupayı da almayı kendilerine hedef olarak belirlediklerini söyledi.

Bursaspor’un kaliteli bir ekip olduğunu ve karşılaşmanın da zor geçeceğini bildiklerini anlatan Selçuk İnan, “Onlara çok büyük saygı duyuyoruz ama tabi bizim hedefimiz farklı. Biz bu seneyi ne olursa olsun çifte kupayla tamamlamak istiyoruz. Şampiyonluk kutlamalarını bile yarıda kestik. Bu maçı bekledik. İnşallah yarın istediğimiz sonucu de elde ederiz. Arkadaşlarımın, benim ve hocalarımın hedeflediği o kupayı alarak buradan gideriz” diye konuştu.

Selçuk İnan, bir gazetecinin “Şampiyonluğu yaşadıktan sonra kutlamalar oldu. Bu, kupa finali öncesi takımda rehavet yaratır mı?” sorusuna, şu yanıtı verdi:

“Rehavet olmaması için hocamız elinden geleni yaptı. Doğruyu söylemek, dürüst olmak gerekirse, rehavet demeyeyim ama şampiyonluğun vermiş olduğu bir mutluluk, bir sarhoşluk düne kadar devam ediyordu. Dün itibarıyla konsantre olmaya başladık. Sadece ben değil, bütün takım arkadaşlarım bu seneyi iki kupayla bitirmek istiyor. Herkes bunun farkında. Bununla ilgili bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum açıkçası. O kadar güzel bir maç olacak ki ben bunun garantisini verebilirim. Bu senenin en iyi futbolunu oynayan iki takım finalde karşılaşacak. Bursa şehri futbol anlamında farklı bir şehir. Taraftarlara güzel futbol izlettireceğimizi biliyorum. Herkes bunun tadını çıkarsın ve iyi olan kazansın.”

2 müebbet üzerine de 42 yıl

Posted on

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Can Dündar’a destek

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT tırlarına ait olduğu öne sürülen fotoğrafların yayınlandığı Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Can Dündar hakkında soruşturma açılmasına ilişkin, “Hiçbir şey Can Dündar’ı ve arkadaşlarını yıldıramaz” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Mersin mitingine katılmasının ardından geldiği Adana Havalimanı’nda, bir gazetecinin, “Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Can Dündar, Adana’daki tırlarla alakalı haberi yaptığı için önce televizyondan tehdit edildi daha sonra da hakkında soruşturma açıldı. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz” şeklindeki sorusu üzerine, “Can Dündar, gazetecilik görevini yapmıştır. Kendisini yürekten kutluyorum. Hiçbir şey Can Dündar’ı ve arkadaşlarını yıldıramaz” yanıtını verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, aynı gazetecinin, “Fuat Avni, aralarında gazeteci ve yargı mensuplarının da olduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınacağını yazdı” sözleri üzerine, “Umarım öyle bir çılgınlık yapmazlar” değerlendirmesinde bulundu.

RSF: ”Can Dündar’ın yanındayız”

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ait TIR’larda Suriye’ye silah taşındığına ilişkin fotoğraf ve video kesitleri yayınlayan Cumhuriyet gazetesine yönelik yürütmenin yoğun baskılarını kınadı.

Cumhuriyet gazetesinin Ocak 2015’te Charlie Hebdo mizah dergisinin “Hayatta kalanlar” kapağını sayfalarına taşıdığı için baskıların hedefi olmayan başladığını hatırlatan Paris merkezli örgütü, “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlıklı yayınla ilgili de Cumhuriyet gazetesi ve yayın yönetmeni Can Dündar hakkında Terörle Mücadele Kanunu (TMK) uyarınca soruşturma açıldığını bildirdi.

Uluslararası medya özgürlüğü örgütü, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı medyayı tehdit etmeye, yargıya da müdahalede bulunmaya bir son vermeye çağırdı.

RSF: ”Medya tehdit etmeyin, yargıya müdahale etmeyin”

RSF Doğu Avrupa ve Orta Asya Bürosu temsilcisi Johann Bihr, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı medyayı tehdit etmeye, yargıya da müdahale etmeye son vermeye çağırıyoruz. İstanbul Savcılığı da söz konusu takibatları bir kenara bırakmalıdır” dedi.

“Suçlu Cumhuriyet değil”

Bihr açıklamasında şöyle dedi: “Ankara’nın Suriye politikası Türkiye kamuoyunu meşgul eden en önemli hususlardan biridir. Bu nedenle toplumun da, kendi hükümetlerinin silah teslimatı yapıp yapmadığını, yaptıysa kime teslim yapıldığını bilmeye hakkı vardır. Eğer yürütme sıkışmış durumdaysa, bunun suçlusu bilgi verme sorumluluğunu yerine getirmekten başka bir şey yapmayan Cumhuriyet gazetesi değildir”.

Dündar: “Devlet memuru değil, gazeteciyiz”

RSF, halkın haber alma hakkına sahip çıkan Can Dündar ile tam dayanışma içerisindedir. Gazeteci, tutumunu 1 Haziran 2015 tarihli yazısında “Devlet memuru değil, gazeteciyiz” sözleriyle özetliyor. Dündar, iki dava çerçevesinde de İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla yargılanıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazeteci Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi hakkında bireysel suç duyurusunda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Can Dündar hakkında, genel yayın yönetmeni olduğu Cumhuriyet gazetesinde geçen yıl Hatay ve Adana’da, MİT’e ait yardım tırlarının durdurulmasıyla ilgili, “gerçeğe aykırı bazı görüntü ve bilgiye yer verdiği” gerekçesiyle bireysel suç duyurusunda bulundu.

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTEDİ

Dilekçede Can Dündar’ın TCK’nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” “Gizliliğin ihlali”, “Hükûmete karşı suç”, “ Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “Siyasal ve askeri Casusluk”, “Gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve 42 yıl hapsi cezası ile cezalandırılması istenildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Erdoğan’ın avukatı Muammer Cemaloğlu tarafından verilen suç duyurusu dilekçesinde, Cumhuriyet gazetesinin 29 Mayıs 2015’deki nüshasında, geçen yıl Hatay ve Adana’da, MİT’e ait yardım tırlarının durdurulmasıyla ilgili, “gerçeğe aykırı bazı görüntü ve bilgiye yer verildiği” belirtildi.

Dilekçede, Dündar’ın, “paralel örgüt tarafından kendisine sızdırılan sahte görüntü ve bilgileri yayınlayarak, yardım tırlarını, planlanan kurgu çerçevesinde ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terör örgütlerine yardım ettiği algısı oluşturmak amacıyla’ sahte ihbar ve sahte delillerle tuzak kurarak, tamamen hukuka aykırı bir biçimde tırları arayan örgüt mensuplarının eylemine iştirak ettiği” bildirildi.

“Devletin ve milletin milli menfaatlerini paralel örgüt ile hareket ederek hedef alan Dündar’ın bu eyleminin gazetecilik olarak değerlendirilemeyeceği” vurgulanan dilekçede, Adana ve İstanbul Cumhuriyet başsavcılıklarınca paralel örgüte karşı bazı suçlardan dolayı soruşturma açıldığı hatırlatıldı.

Dilekçede, “Soruşturma yürütülen örgüt mensuplarının eylemine iştirak eden şüpheli Can Dündar hakkında şikayetçiyiz” ifadesi kullanıldı.

Dündar’ın, yürütülen soruşturmalarla ilgili alınan yayın yasağı kararlarına rağmen, “gerçeği yansıtmayan haber, yorum ve görüntüleri yayınlamak suretiyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gizliliği ihlal suçlarını işlediği” de savunulan dilekçede, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlarının da arasında bulunduğu bazı suçlardan Dündar hakkında gerekli tahkikatın yapılarak kamu davası açılması talep edildi.

http://www.beyazligroup.com/tr/kampanyalar.php

 

“Eski heyecan yok”

Posted on

Canlı yayında soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçim meydanlarındaki rehavetle ilgili bir soruya ”Şurada 4 gün kaldı. Tabii artık biraz hareketlenme var. Ama ben yine bundan önceki geçmiş seçimlerdeki heyecanı görmüyorum. Alıştığım eski canlılık, eski hareketlilik, maalesef yok” yanıtını verdi.

Show TV’de Gündem Özel programında soruları yanıtlayan Erdoğan şunları söyledi:

Başlık atman ülkeye ihanet

“(MİT Tır’ları) Her şeyden önce MİT biliyorsunuz devletimizin en özel teşkilatı. Bu teşkilatın ulusal bazda gerekse uluslararası bazda hassas görevleri var. Bu görevi yaparken kimler nereye kadar müdahale edebilir kanunlarda var. Başbakanın izninin olması lazım. MİT araçları olduğu halde müdahale yetkisi yok. Böyle bir yetki olmadığı halde bu tırlara çok farklı bir alanda müdahale olmuştur. Bu uluslararası alanda Türkiye’ye yönelik kararlanma kampanyasıydı. Bunun arkasında kim var? Bir üst akıl var. Kim bu üst akıl yine paralel yapı devreye girdi. Bunlar konuşuluyor. Gazetelerde televizyonlarda çıktı. Seçimin son haftasına girerken ismini zikrettiğiniz gazete ve ismini zikrettiğiniz şahıs geçmişin malum takımlarından birisidir. Bunu gündeme getirmesinin tek sebebi kaos yapmak. Biliyorsunuz yargıda bu konu devam ediyor. Sen böyle bir süreçte böyle bir başlık atıyorsun. Senin böyle bir başlık atman bile ülkeye bir ihanettir. Biz o zamanda söyledik Bayır Bucak Türkmenlerine gerekli desteği veriyoruz ve vermeye de devam ediyoruz. Daha da ileri gideceğim MHP’li bir arkadaşımız vardı Bayır Bucak Türkmenleri ile ilgilenen, onun bile teşekkürleri vardı. Algı operasyonu kim adına yapıyorlar o da belli.

Bugün konuşulacak şeyler değil

Eğer bunlar (HDP) barajı aşarsa aşar. Ben şu anda bir Cumhurbaşkanı olarak bundan rahatsız değilim. Ama barajın altında kaldığı zaman niye birileri illa da endişeye kapılıyor ki. Şu anda 6 puan, 7 puan, 8 puanı konuşuyorken bakıyorum barajı aştı aşacak falan. Aşmadığı takdirde her taraf yakılır yıkılır falan bunları konuşuyorlar. Bunlar çok çirkin şeyler. Barajı aşmak da var aşmamak da var. Dert ne? Dert şu andaki iktidar partisinden ne kadar oy çalınabilir veya ne kadar milletvekili sayısı azaltılabilir. Buna yönelik bir çalışma gayret… Bunu da açık net konuşmam lazım bazı şeyleri. Bir tarafta iktidar partisi var, bunun karşısında diğer partileri var. Hepsi yan yana istisnasız geldiler. Bir de şunu konuşuyorlar ben filanca partiyle koalisyon yaparız, falancayla yapmayız. Ya yaparsın yapmazsın. Bunlar bugün konuşulacak şeyler değil. Yarın ne olacağı hiç belli olmaz. Yani geçmişte MHP’nin DSP ile bir araya geleceği düşünebilir miydi? Geldiler, yaptılar koalisyonu. Şimdi gelmeyiz dedikleriyle bir araya gelirler. Bunlara hiç inanmak mümkün değil. Şu anda HDP ile de bir araya gelebiliriz dediği anda MHP’nin oyları taban yapar. (MHP-HDP koalisyon yapar mı?) Tabii canım hiç kuşkunuz olmasın. Şu anda biz koalisyon yapmayız derken acaba nasıl oyları yükseltiriz bunun derdindeler.

Lider bu seviyeye düşmez

(Altın klozet tartışması) Altın klozetten bahsettiler. Lider demeyelim, lider bu seviyeye düşmez. Hadi genel başkanlığını yuttuk diyelim… Sipariş üzerine geldi. Kasetle geldi. Lider çekirdekten söke söke gelir. Lider kolay elde edilmiyor. Burayla ilgili altın klozet kapağı dediğiniz zaman ya burayı görmüş olacaksınız ya da kılavuzunuz yanlış. (Sözcü’de fotoğraflar çıktı)Onlar kendi evlerinin klozetlerini de yayınlamış olabilirler. Bu kadar basit. Başkalarının villasını eleştirirler bunlar da villalarda yaşıyorlar. Ben ne dedim. Çağrımı yaptım, gelsin buyursun incelesin nerede var. Varsa ben bu görevi bırakacağım. Ama yoksa o Cumhuriyet Halk Partisi’nin başından ayrılsın. Ama yapamaz. Onda bu dürüstlük yok.”

Abdülhamit’e de bunu yaptı

New York Times’ın bu görevi yeni değil. NYT, Allah rahmet etsin Sultan Abdülhamit’e de aynı şeyi yaptı. Ondan sonra aynı şeyi rahmetli Menderes’e, rahmetli Turgut Özal’a da yaptı. Ve bana da yaptı. Bunu 1896’da Sultan Abdülhamit’e yapan bir gazete bir görevi ifade ediyor. Bunun arkasında hangi gücün olduğu belli. Bu güce verilen talimat istikametinde hareket ediyor. Gezi olaylarında falan da aynı görevi üstlendi. Aynı görevi BBC yaptı, CNN yaptı. Hepsi yüklendiler. Dert ne biliyor musunuz, Türkiye’yi zayıf düşürmek, Türkiye’yi bölmek, parçalamak, ondan sonra yutmak. Ama buna fırsat vermeyeceğiz. Affedersin bu üst aklın güdümündeki malum yapılar bu işi başaramayacaklar.

Eski heyecan yok

(Teşkilatta rehavet yorumu) Şurada 4 gün kaldı. Tabii artık biraz hareketlenme var. Ama ben yine bundan önceki geçmiş seçimlerdeki heyecanı görmüyorum. Alıştığım eski canlılık, eski hareketlilik, maalesef yok. Sivas ötesi meydanlar farklı, ama Sivas’tan batıya meydanlar farklı. Şimdi böyle bir yapı var. Şahsen ben gittiğim yerde havayı kararlı görüyoruz. Bütün mesele de sandığın canlılığında görülecek.

 

 

ERDOĞAN’IN AÇIKLAYACAĞI MÜJDE

Posted on Updated on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programında canlı yayında soruları yanıtladı.

7 Haziran Genel Seçimlerine ilişkin görüşlerini aktaran Erdoğan, “Son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak” dedi.

Erdoğan, paralel yapının ABD’nin değişik yerlerinde 160-170 okulu bulunduğuna dikkati çekerek, “Bu okullar, Amerika tarafından da üstelik desteklenen, ücretleri bunlar tarafından verilen okullar. Bu okullarla Amerika adeta bunları şu anda besliyor ve bu yapıyı orada güçlü kılıyor. Biz tabii, bu konuyla ilgili her türlü adımları attık” diye konuştu.

Rusya Anayasasındaki cumhurbaşkanlığı yetkileri ile karşılaştırıldığında Türkiye Cumhurbaşkanının yetkilerinin daha fazla olduğuna değinilmesi üzerine…

“Rusya’da hukuki bir durum mudur veyahut da fiili bir durum mudur onu bilemiyorum. Medvedev Cumhurbaşkanı iken güç yine Putin’deydi. Çünkü durum orada fiiliydi. Şimdi Putin, cumhurbaşkanlığını aldı. Medvedev adeta ortada yok. Demek ki durum orada fiili. Duma’ya gelince, Duma’daki durum da Putin’in iki dudakları arasında bir yapı söz konusu. Nereden geliyor bu güç? Partili bir cumhurbaşkanı var orada. Türkiye’deki durum öyle değil. Türkiye’de partili olmayınca oradaki güç, burada olamıyor. 82 Anayasası’nda partili bir cumhurbaşkanı yok. Partili olmayınca orada ciddi bir güç kaybı oluyor aslında. Amerika’ya baktığımız zaman, Amerika’da başkan partili. Partili olduğu için oradan aldığı bir gücü var. Amerika’nın bana göre dezavantajı iki yılda bir yapılan yenileme sistemi, ister istemez en ufak birşeyde kongrenin yapısını değiştiriyor. O yapı değiştiği anda güçlü geldiğiniz bir yerden güç kaybına uğruyorsunuz. Birinci dönem o kadar güç kaybına uğramadı. Ama ikinci dönem ciddi manada bir güç kaybına uğradı.

Mesela Fransa, çift kamaralı yarı başkanlık sistemi. Orada başbakana bakıyorsunuz, herhangi bir yaptırımı onun da yok. Bütün güç onda, o da partili. Ben bu seçimlere girerken gündeme ‘partili Cumhurbaşkanlığı’nı getirmiştim. Bu muhalefetin hiç işine gelmedi. Dedim ki ‘Gelin partili cumhurbaşkanı sisteminin hep beraber hemen bir anayasa değişikliği ile getirelim.’ Bu Türkiye’yi çok daha farklı kılacaktır. Türkiye’nin kalkınmasına yönelik çok ciddi imkanlar getirecektir. Türkiye’deki sıkıntı partili-partisiz olayından kaynaklanıyor. Partili cumhurbaşkanlıklarının olduğu ülkelerde, yaptırım, uygulama, daha seri karar alabilme çok daha farklı olabiliyor.”

Ben bu seçimlere girerken partili cumhurbaşkanlığı sistemini getirdim ama bu muhalefetin işine gelmedi. Partili Cumhurbaşkanlığı’nın olduğu ülkelerde daha seri karar alabilme imkanı oluyor. Türkiye’nin seri kararlar alabilen bir yapıya kavuşması lazım.

Anadolu’da birçok yerlerde arkadaşlarımdan aldığım bilgi şu; bir sükunet, rehavet var. Partilerin örgütlerinde de var, vatandaş da ilgisizlik var diyorlar. Bu ilgisizlik nasıl bir netice doğuracak onu bilemiyoruz. Arkadaşlar kamuoyu araştırmalarını benim de önüme getiriyorlar oradan işleri takip ediyorum. Son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak.

Demokratik açılım safhasını tamamladıktan sonra milli birlik ve kardeşlik safhasını tamamladık. Bu aşamada da akil insanlar aşamasını başladık. Bazı yerlerde milliyetçi kesim akil insanlara saldırılar düzenledi. Bunlardan sonra üçüncü adımı attık ve çözüm süreci dedik. Bu terör örgütünün desteklediği siyasi yapı hiçbir zaman samimi olarak çözüm sürecine sarılmadı.

Dün Muş’ta kaçırılan insanlar, kaçırılan araçlar var. Ağrı’daki olayda askerimize ateş açılıyor, askerimiz cevap vermeyecek mi? Mersin ve Adana’daki olayları ben de Başbakanımız da kınadı. Bunlara rağmen beyefendiler bizlere fatura kesti. Bunlardan sonra eşbaşkan olan bu zat insanları sokağa davet ediyor.

İnsanları sokağa davet eden birisiyle nasıl olur da çözüm süreci işleyebilir? Bu ülkede mal ve can güvenliğini sağlamak ile görevliyiz. Bunun için ne gerekiyorsa yapacak güçteyiz. Böyle bir adım atarlarsa bunun bedelini, faturasını ağır öderler. “İmralı’dan ne gelirse o olur” böyle bir durum yok. Türkiye İmralı’yla ilgili değerlendirme yapar, ya izin verir ya vermez. İmralı tabulaştırılıyor.

Güneydoğu’da bir ürkeklik var, görüştüğümüzde ‘tehdit altındayız’ diyorlar. Barış diyorlar, böyle barış olabilir mi?

Erdoğan gelen soru üzerine müjdesini açıkladı:

“Diyanet İşleri Başkanlığı’mıza karşı yapılmış bu nezaketsizliğe, o makama yakışan, o makama layık olan bir şeyi Cumhurbaşkanlığı makamı olarak bizler bir jest olarak yapalım dedik. Sayın Diyanet İşleri Başkanımızla da görüştüm. ‘Sakın arabayı ortada filan bırakma’ dedim. Mutabık kaldık.”

Paralel yapının ABD’nin değişik yerlerinde 160-170 okulu bulunduğuna dikkati çekerek…

Bu okullar, Amerika tarafından da üstelik desteklenen, ücretleri bunlar tarafından verilen okullar. Bu okullarla Amerika adeta bunları şu anda besliyor ve bu yapıyı orada güçlü kılıyor. Biz tabii, bu konuyla ilgili her türlü adımları attık

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adıyaman Nissibi Köprüsü açılışında “Yarın bir müjde duyabilirsiniz. Bu müjde Diyanet İşleri Başkanımızla alakalı olacak” diye konuşmuştu. Erdoğan’ın bu sözü bir anda gündeme oturmuştu. Ancak müjde yarına kalmadan ortaya çıktı. Buna göre Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in iade edeceğini söylediği milyonluk makam aracı için harekete geçti. “Haberim olsaydı, iade etmesine müsade etmezdim” diyerek tartışmalara katılan Erdoğan, muhalefeti de Diyanet’e düşman olmakla suçlamıştı.

http://www.beyazligroup.com/tr/kampanyalar.php

 

YENİ DÖNEM BUGÜN BAŞLADI!

Posted on

Tüketici kredisi sözleşmelerine ilişkin esasları belirleyen yönetmelik yenilendi.

Yönetmelik, faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında, ödemenin üç aydan daha uzun süre ertelenmesini veya benzer şekilde taksitle ödeme imkanını sağlayan kredi kartı sözleşmeleri de dahil olmak üzere her türlü tüketici kredisi sözleşmesini kapsıyor. Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yönetmeliğine göre, tüketicinin yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamayacak ve tüketici, 14 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin tüketici kredisi sözleşmesinden cayma hakkına sahip olacak.
FESHEDEBİLECEK

Kredi veren, cayma hakkı olduğu konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlü olacak. Yönetmelik kapsamında, belirsiz süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde, sözleşmede feshin bildirimine ilişkin bir süre belirlenmemiş ise tüketici herhangi bir zamanda, ücret ödemeden kredi verene yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirimde bulunarak sözleşmeyi feshedebilecek. Ancak sözleşmede feshin bildirimine ilişkin bir süre belirlenmiş ise, bu süre bir ayı geçemeyecek. Kredi verene sözleşmeyi fesih hakkı tanınmış ise kredi veren, en az iki ay önceden tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirimde bulunarak belirsiz süreli kredi sözleşmesini feshedebilecek.
Belirli süreli kredi sözleşmesine ilişkin bir hesap açılması ve bu hesaptan sadece kredi ile ilgili işlemler yapılması durumunda, tüketiciden bu hesaba ilişkin herhangi bir isim altında ücret veya masraf talep edilemeyecek. Bu hesap, tüketicinin aksine yazılı talebi olmaması hâlinde kredinin ödenmesi ile kapanacak. Belirli süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde faiz oranı sabit olarak belirlenecek. Sözleşmenin kurulduğu tarihte belirlenen bu oran tüketici aleyhine değiştirilemeyecek. Sözleşmede, akdî faiz oranı, efektif yıllık faiz oranı veya kredinin toplam maliyetinin yer almaması durumunda, kredi tutarı faizsiz olarak sözleşme süresinin sonuna kadar kullanılacak. Tüketici kredisi sözleşmelerinde efektif yıllık faiz oranının yer alması zorunlu tutuldu.


ERKEN VE ARA ÖDEMET

Tüketicinin, vadesi gelmemiş bir veya birden çok taksit ödemesi veya kredi borcunun tamamını ya da bir kısmını erken ödemesi halinde kredi veren yönetmelikle belirlenen hükümlere uygun olarak faizin tamamının veya bir kısmının peşin olarak tahsil edildiği durumlar da dahil olmak üzere gerekli indirimi yapmakla yükümlü olacak. Erken ödeme indirimi hesaplanırken tüketicinin ödemeyi yaptığı tarih esas alınacak ve bu tarih tüketici aleyhine olacak şekilde değiştirilemeyecek. Tüketicinin ara ödemede bulunması durumunda kalan taksit sayısı ve ödeme tarihleri değişmeden yeni taksit tutarı ve yeni ödeme planı oluşturulacak.


Ancak tüketicinin talep etmesi halinde taksit sayısı değişmeyecek şekilde erken ödemesi yapılan taksit sayısına göre ödemesiz dönem veya tüketicinin yazılı veya kalıcı veri saklayıcısı aracılığıyla talep etmesi ve tarafların mutabakatı ile mevcut ödeme planından farklı taksit sayısı ve ödeme tarihleri de belirlenebilecek. Tarafların mutabakatı halinde yeni ödeme planında yer alan taksit tutarı erken ödeme öncesi taksit tutarından fazla olabilecek.Faizin tamamının veya bir kısmının tüketiciden peşin olarak tahsil edildiği kredilerde, ara ödeme yapılması durumunda, ödeme yapılan tarih ve tutar esas alınarak akdi faiz oranı üzerinden gerekli faiz iadesi yapılacak. Kredinin tamamının erken ödenmesi durumunda, erken ödeme yapılan tarih ve tutar esas alınarak, akdi faiz oranı üzerinden gerekli faiz iadesi yapılacak.

TEMERRÜT FAİZİ

Yönetmeliğe göre, tüketici kredisi sözleşmelerinde, tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda, kredi veren, borcun tamamının ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması, tüketicinin de birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi hâlinde kullanılabilecek. Kredi verenin bu hakkı kullanabilmesi için tüketiciye en az 30 gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması zorunlu tutuldu. Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında faiz ve ücretler dikkate alınmayacak. Temerrüt veya geç ödeme durumunda tüketiciden sözleşmede yer alan akdi faiz oranının yüzde 30 fazlasından daha yüksek bir oranda gecikme faizi tahsil edilemeyecek. Temerrüt hâli de dâhil olmak üzere, tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanamayacak.

 

‘PARALEL YAPI’ OPERASYONU

Posted on

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “paralel yapı” iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında, Konya merkezli birçok ilde operasyon başlatıldı. Operasyon kapsamında bazı işadamları gözaltına alındı.

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, “paralel yapı” iddialarına ilişkin aylar önce soruşturma başlattı. Bu sabah saatlerinde de Konya merkezli 10’un üzerinde ilde operasyon için harekete geçildi.

Operasyonda aralarında Bingöl eski Emniyet Müdürü Ercan Taştekin’in de bulunduğu polis müdürleri ve memurları gözaltına alındı.

Konya merkezli başlatılan operasyonda bir dönem Konya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürü olarak görev yapan Bingöl eski Emniyet Müdürü Ercan Taştekin ve eski polis müdürü Anadolu A. gözaltına alındı. Ercan Taştekin gözaltına alındığını sosyal medya hesabından duyurdu.

Anadolu A. da aranmasına ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Ankara’da bir komiser, Konya ve Şanlıurfa’da da bir polisin gözaltına alındığı öğrenildi. Gözaltına alınan isimler sağlık kontrolü için Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü.

Soruşturma kapsamında avukat ile sekreteri tutuklanmıştı

Dosya kapsamında Konya Barosu avukatlarından M.O. ABD’ye gitmek için Konya Havaalanında, sekreteri F.N.P. Selçuklu İlçesi’nde 11 Mayıs’ta gözaltına alındıktan sonra tutuklanmış, M.O. hakkında, “Fethullahçı terör örgütüne üye olma”, “Resmi belgede sahtecilik” ve “Adli görevi kötüye kullanmak”, F.N.P. hakkında ise “Fethullahçı terör örgütüne üye olma” suçlamaları bulunduğu iddia edilmişti.

F.N.P’nin aracının bagajındaki, hukuk bürosundan aldığı öne sürülen 500 bin lira tutarındaki döviz, altın ve Türk lirası ile ruhsatlı tabanca ve mermilere de el konulmuş, zanlının “Para ve altınların M.O’ya ait olduğunu”, M.O’nun ise bunları “Gayrimenkul satışından ettiğini” söylediği ileri sürülmüştü.

 

SANAYİ ÜRETİMİNİNDE EN YÜKSEK ARTIŞ

Posted on

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mart ayı itibarıyla sanayi üretim endeksini açıkladı. Buna göre mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 2,2 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,7 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, Mart’ta, bir önceki aya göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 3,1 ve imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2,5 arttı. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise yüzde 0,1 azaldı. 

Geçen yılın Mart ayına göre de madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 3,8, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 5, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 3 arttı.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ana sanayi gruplarında en yüksek artış dayanıksız tüketim malı imalatında gerçekleşti. Ana sanayi grupları sınıflamasına göre bir önceki aya göre en yüksek artış yüzde 3,6 ile dayanıksız tüketim malı imalatında gerçekleşti.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış imalat sanayiinde en yüksek artış da makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımında gerçekleşti. İmalat sanayi alt sektörleri incelendiğinde bir önceki aya göre en yüksek artış yüzde 14,1 ile makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımında gerçekleşti. Bu artışı yüzde 13,9 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı, yüzde 12,8 ile tütün ürünleri imalatı takip etti.

İmalat sanayiinde mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış haliyle en yüksek düşüş diğer ulaşım araçları grubunda gerçekleşti. İmalat sanayi alt sektörleri incelendiğinde bir önceki aya göre en yüksek düşüş yüzde 10,1 ile diğer ulaşım araçları imalatında görüldü. Bu düşüşü yüzde 4,1 ile içeceklerin imalatı, yüzde 0,8 ile elektrikli teçhizat imalatı takip etti.

Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,3 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2015 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 4,1 azalırken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1,3 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise yüzde 3,1 arttı. 

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,2 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2015 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 1,1 azalırken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1,5 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise yüzde 0,3 arttı.

2014’Ü İŞ MAKİNALARI SEKTÖRÜ 11 BİN 500 MAKİNE SATIŞI İLE KAPATTI

Posted on

Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)Genişletilmiş Yönetim Kurulu Toplantısı, 20 Ocak Salı günü İstanbul’da yapıldı. İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tamer Öztoygar’ın konuşması ve sunumuyla başlayan toplantıda, geçmiş dönemdeki sektörel faaliyetler ve gelecek dönemlere yönelik öneriler ile hedefler ele alındı. 2002 senesinde kurulan İMDER’in 2011’de 27 olan üye firma sayısının 2014’te 36’ya çıktığını, 2017 yılında ise hedefin 60 üye firmaya ulaşmak olduğunu belirten Halil Tamer Öztoygar, “Önümüzdeki dönemde, sektörde iş ve inşaat makinalarının tamamlayıcı unsurları olan ve dünyada belli bir yeri, bilinilirliği olan firmaları, yedek parça, yan sanayi, motor, lastik ve ileriye dönük olarak da kiralama sektörü ve hizmet sağlayıcılarını da kademeli olarak IMDER ailesine dahil etmeyi planlamaktayız” dedi.

“Toplam satış adetlerinde yüzde 13 civarında bir daralma oldu”

2014’te dünya ekonomisindeki büyümenin beklentilerin altında gerçekleşirken, ABD Merkez Bankası’nın da para politikasında belirleyici olduğunun görüldüğüne işaret eden Öztoygar; “Doların güçlenmesi, petrol fiyatlarındaki beklenmedik gerileme de 2014 yılının en önemli olaylarıdır diyebiliriz. 2015 yılı için ise öngörüler, büyümenin yüzde 2,8 civarında, petrolün 50-60 USD arasında olacağı yönündedir. Avrupa Birliği’nde ise büyüme ivme kaybederken, deflasyon endişesi artmakta ve Euro zayıflamaktadır” şeklinde konuştu.

İMDER’in 2014 yılını komşu ülkelerde yaşanan problemler ve ülkemizdeki bazı ekonomik sıkıntılara rağmen 11 bin 500 makine satış adedi ile kapattığını aktaran Öztoygar, sözlerine şöyle devam etti:

“Geçen yıla göre toplam satış adetlerinde yüzde 13 civarında bir daralma meydana gelmiştir. 2015 yılı için ise, en iyi ihtimalle, 2014 satış adetlerine ulaşacağımızı öngörmekteyiz. 2005 – 2014 yılları arasında toplam satış adetleri içerisinde bazı ürün gruplarının payında azalma gözlenirken, özellikle mini makine ve teleskobik taşıyıcıda bir artış gözlenmektedir”.

Bölgelerdeki satış oranlarına bakıldığında ise İstanbul Anadolu yakasının payının düştüğünü belirten Halil Tamer Öztoygar, “İstanbul Avrupa yakası ve İzmir’in payında artma gözlemlenmektedir. En istikrarlı pazarın ise iç Anadolu bölgesi olduğu görülmektedir” dedi.

İleriye dönük beklentiler

Öztoygar’ın sektörle ilgili rakamsal tahminleri ise şöyle:

“Global ölçekte iş makinaları sektöründe önümüzdeki 4 yıl boyunca Avrupa’da 125 bin adet yıllık satış tahmin edilmektedir. Kuzey Amerika’da bu rakam ortalama 160 bin, Japonya’da 80 bin, Çin’de 250 bin, Hindistan’da 55 bin ve diğer ülkeler için de 200 bin adet olarak tahmin edilmektedir. 2018 yılı için beklenen toplam satış ise 104 milyon USD olarak tahmin edilirken, 2015 için bu değer 96 milyon USD olarak ön görülmektedir.

Vizyon 2023 için Türkiye’nin dünyanın 6. büyük pazarı, Avrupa’nın en büyük 3. iş makinaları pazarı, Avrupa’nın en büyük 5. iş makinaları imalat sanayi olacağını ve satış adetlerinin 20 bin adet seviyesine ulaşacağını ön görmekteyiz”.

Yeni trend: İnsan gücü

İş makinaları sektörü için yetişmiş kalifiye insan gücünün önemine değinen Öztoygar, “Globalleşen dünyada, artık sermayeye, bilgiye ulaşmak çok kolay hale gelmiştir. Ancak burada farkındalığı oluşturacak olan ‘yetişmiş insan’ gücüdür. Dünyada artık yeni trend insan gücüdür diyebiliriz. Sektörümüz için de aynı durum geçerlidir. İmalattan satışa, satış sonrası hizmetten teknik personele kadar tüm firmalar bir arayış içerisindedir. Bu arayışın en önemli kaynağı olan meslek liseleri, bizlerin vazgeçilmez kaynağıdır” diye konuştu. İş makinaları bölümlerinden mezun olan tüm öğrencilerin sektörü seçmeleri halinde bile ihtiyacın karşılanma oranının yüzde 5 olduğuna dikkat çeken Öztoygar, “Bu oran bile sektörün ihtiyacının ne kadar fazla olduğunun göstergesidir diyebiliriz. İşte buradan yola çıkan eğitim komitemiz, çok güzel faaliyetlere imza attı ve atmaya da devam edecek. Bu konu hepimizin çözmesi gereken ve destek olmamız gereken milli bir meseledir” dedi. Öztoygar, 2015’yılı içinde mesleki eğitim konusunda MEB ile ‘mesleki eğitim çalıştayı’ yapmayı planladıklarını, mesleki eğitimi özendirici ‘kamu spotu’ çalışmaları için de start vereceklerini söyledi.

Yeni dönem projeleri

Öztoygar, ‘2023’e 10 Kala’ Uluslararası İş Makinaları Kongresi’nin 2.’sininin  planlandığını, iş makinaları sektörünün daha geniş ve modern bir fuar alanına ihtiyacı bulunduğunu kaydederek; “Bu bağlamda sektörümüze bir fuar alanı kazandırmak için yaptığımız çalışmalar meyvesini vermeye başlamıştır. Sektörümüzün, 2017 yılında hak etmiş olduğu modern bir fuar alanında ürünlerini sergileme fırsatı bulabileceğini ümit ediyoruz” dedi.

İMDER Başkanı Öztoygar konuşmasına şöyle devam etti:

“MYK ile yaptığımız görüşmeler neticesinde; akreditasyon konusunda İMDER olarak çalışmalara başlayacağımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz. Piyasa gözetim, denetim ve satış sonrası hizmet konusunda daha etkin çalışılması gerekmektedir. Bu konuda bizler dernek olarak gerekenleri yaptık ve bundan sonrada yapmaya devam edeceğiz. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü ile birlikte hareket etmekteyiz. Ekonomi Bakanlığı ile yürüttüğümüz URGE, yani ‘kümelenme’ projesi ile birlikte ‘imalat zirvesi’, ‘dernek bünyesinde imalat biriminin kurulması’, ‘belgelendirme ve test merkezi’ konusunda daha etkin rol üstlenmek için alışmalarımıza devam edeceğiz. Sektöre ait istatistiksel veri toplama, yayınlama çalışmaları ve etik değerler için Rekabet Kurumu danışmanlığı ile çalışmalara başlayacağız. Öte yandan, sektörümüze ait bir mevzuat portalı ve birimi oluşturma çalışmalarına da önümüzdeki dönemde başlayacağız” .

Sektörün sıkıntıları ve talepler

Sektörün sıkıntılarına da değinen ve KDV’de uygulanan farklı oranların kendilerini olumsuz yönde etkilediğini söyleyen Öztoygar, taleplerini ise şöyle özetledi:

“Bu konuda devletin ilgili kurumlarından konuyu tekrar incelemelerini ve yatırım mallarında KDV ve leasing uygulamalarının yeniden gözden geçirilerek sabitlenmesini talep ettik. Model yılı uygulamasının artık tamamen kaldırılarak, sektörün önünün açılmasını istiyoruz; bu konuda 2015 yılında gerekli girişimlerde bulunacağımızı da buradan belirtmek istiyoruz. Mevcut ve yeni yatırım stratejisi ve politikasın, Vizyon 2023 hedefleri doğrultusunda yeniden revize edilmesi gerekmekte. Bu stratejilerin sonuçlarının ölçülebilir olması ile daha iyi mukayese yapma şansımız olacaktır. 10 milyar USD ihracat hedefi için iş ve inşaat makinaları sektörüne en az 6 milyar TL değerinde yeni/yabancı yatırım yapılması/gelmesi gerekiyor. Hem yurt dışı, hem yurt içi finansal kredi ve destek çalışması için Eximbank desteğinin genişletilmesi ve güçlendirilmesi önemli. Burada iki ayrı konu belirtilebilir… İlki, ihracat sigorta kapsamının genişletilmesi, limitlerin artırılması ve primlerin azaltılması; diğeri ise doğrudan yurt dışı müşterilere kredi tesis edilmesidir”.

Ekonomi Bakanlığı ile 2. el ithalat kısıtlaması hakkındaki çalışmaların devam ettiğini söyleyen Öztoygar, “2. el ithalat kısıtlamasının yerli üretimi olan ürünlerde AB üyeliğine kadar devam etmesi, ülkemizde imalatı yapılan makinaların 2. ellerinin ithalinde kısıtlamanın devam etmesi gerekmektedir. Bu konuda taviz verilmesi, imalat sektörüne çok zarar verebilecektir” dedi.

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

Posted on

Türk Makine Sektöründe 2001 yılında %27 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2014 yılı Ocak-Kasım döneminde %52’ye çıkmıştır.

Sektörün ihracatı 2014 yılında 2013 yılına kıyasla %5,4 artarak yaklaşık 15 milyar $ olarak gerçekleşmiştir.

Türk Makine Sektörünün önde gelen ihraç pazarları ise; AB Ülkeleri, Rusya, ABD’dir.

Türk Makine Sektörü 200 ülkeye ihracat yapmaktadır.

2013 yılı dünya Makine ticareti sıralamalarında ihracatta 29. sırada, ithalatta ise 20. sırada yer alan Türkiye, Avrupa’nın 6. en büyük makine imalatçısıdır.

Türk Makine Sektörü Son Yıllarda Türkiye Ekonomisinin ve İhracatının Yükselen Yıldızı Olmuştur!..

2014 yılında 158 milyar $ olarak gerçekleşen toplam Türkiye ihracatından Makine Sektörü yaklaşık %10 pay almıştır.

Makine ve Aksamları, Türkiye’nin ihracatında Kara Taşıtları’ndan sonra 2. sıradaki sektördür.

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN HEDEFLERİ

Sektörün misyonu daha yüksek teknolojiye sahip bir makine sanayi yaratmaktır.

Yurtdışı pazarları ile bütünleşmek, edineceği partnerlerle işbirliği kurmaktır.

Hedef, 2023’te 500 milyar $ hedeflenen toplam ihracat içerisinde 100 milyar $ makine ihracatı gerçekleştirerek dünyada ilk 5 makine ihracatçısı ülke arasına girmektir.

Türkiye’nin toplam ihracatı içinde % 9 olan makine payını makine sektöründe söz sahibi olan ülkelerde olduğu gibi % 20’ye çıkarmaktır.

Türk Makine ihracatı, son 10 yıllık dönemde, ortalama % 17,1 ihracat artışı ile ihracat artışı sıralamasında dünyada 4. sırada yer almıştır.

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN AVANTAJLARI

  Gelişmişlik Mühendislik Becerileri ve Yeniliklere Çabuk Uyum Sağlama

  Kalite bilinci

  Uzmanlaşmış, Yüksek Vasıflı, Orta ve Üst Düzey Yöneticiler

  Genç işgücü

  Tesisleşme (OSB gibi)

  Gelişmiş yan sanayi

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN İHRACAT HEDEFİ

2023’te 500 milyar $ olarak hedeflenen ülkemiz toplam ihracatı içerisinde 100 milyar $ makine ihracatı gerçekleştirerek dünyada ilk 5 makine ihracatçısı ülke arasına girmek, ve Türkiye’nin toplam ihracatı içinde % 8-9 olan makine payını % 20’ ye çıkarmaktır.

BUNU BAŞARMAK İÇİN DE SEKTÖRDE GÜÇ BİRLİĞİ OLUŞTURMANIN ÖNEMİNİN FARKINDAYIZ!..

Türk Makine İmalatı Sektörünün diğer yan sektörler ile beraber ilerlemesi

Makine sanayi ile ilgili tüm sektörel politika ve uygulamaların oluşturulması,

Sektörün yan sanayi ile birlikte gelişerek küresel rekabette güçlenmesi

Sektörel kuruluşları geniş ve demokratik bir katılımla toplayarak bir üst örgütsel birliktelik sağlamak amacıyla MAKİNE SANAYİİ SEKTÖR PLATFORMU (MSSP) oluşturulmuştur.

2007 yılından beri makine sektörü mensubu 31 Dernek, Birlik, Oda ve OSB Birliğimiz öncülüğünde Platform çatısı altında birleşmiştir.

 Makine imalat sektörü MSSP çatısı altındaki birlikteliğini 28 Kasım 2014 tarihinde Makina İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu’na (MAKFED) dönüştürmüştür

  Sektörün örgütlenme düzeyi yüksekliği

Türk Makine Sektörü Teknolojik Gelişimleri Yakından Takip Etmekte, Kaliteli Üretim Yapmakta ve Ar-Ge Çalışmalarına Önem Vermektedir!.. Türkiye’de Ar-Ge Harcamaları/GSMH oranı sürekli artmaktadır…

2003 yılında %0,48 olan bu oran, geçen on yılda iki kat artarak yaklaşık %0,95 seviyesine çıkmıştır. Makine üretimine ilişkin Ar-Ge harcamalarının 2010-2012 döneminde, Türkiye’de genel olarak üretimdeki Ar-Ge harcamaları (% 24) ve toplam faaliyetlerdeki Ar-Ge harcamalarını (% 19) geride bırakarak şekilde % 33 artmıştır.(TÜBİTAK-TEYDEB)

Türk Makine Sektörü Dünya pazarında da konumunu güçlendirmektedir!…

 

“KÖPRÜLÜ’NÜN TORUNU”

Posted on

Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA) ALTIN ithalatçısı olduğunu ve Osmanlı döneminde yönetime tanınmış vezir ve devlet adamı veren Köprülü sülalesinin 17. göbekten torunu olduğunu söyleyerek Eski Gana Büyükelçisi Şentürk Uzun’un kardeşini 125 bin dolar dolandırdıkları iddia edilen karı-kocaya dava açıldı.

SAVCILIĞIN İDDİALARI

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şikâyetçi Hasan Uzun’un ağabeyi Eski Gana Büyükelçisi Şentürk Uzun’un 2013’te Gana Büyükelçiliği’ne atanarak başkent Akra’da göreve başladığı, şüpheli Aydın Ahmet Köprülü’nün aynı tarihlerde Akra’da olduğu anlatıldı.

GÜVEN DUYGUSU YARATTI

İddianameye göre olay şöyle gelişti: Şüpheli Aydın Ahmet Köprülü kendisini eski Büyükelçi Şentürk Uzun’a altın ithalatı yapan bir işadamı olarak tanıttı. Ortağı olduğu firmanın da Türkiye’nin en büyük altın ithalatçısı olduğunu söyledi. Şüpheli Köprülü, Köprülü sülalesinin 17. göbekten torunu olduğunu, İsviçre’de şirketleri olduğunu, Mali’de altın madeni işletmesi sahibi olduğunu, altın ithalatı için Gana’da bulunduğunu anlatarak altın ticareti nedeniyle Gana’dan Türkiye’ye gitmesi gereken altın tüccarlarının vize problemlerinin bulunduğunu ve bu konuda yardım istediğini beyan ederek eski büyükelçide güven duygusu yarattı.

PARA EŞİNİN HESABINA GÖNDERİLDİ

Daha sonraki süreçte büyükelçiye vize işlemlerindeki yardımı ve misafirperverliği için teşekkür ederek kendisi için bir şeyler yapmak istediğini, çevresinde tanıdığı ya da akrabalarının varsa paralarını altın ticaretinde değerlendirebileceğini söyledi. Bunun üzerine eski Büyükelçi Şentürk Uzun, Almanya’da yaşayan kardeşi Hasan Uzun’u arayarak şüphelinin bu teklifini iletti. Hasan Uzun da bu teklifi uygun bularak 24 Ekim 2013’te 125 bin Doları şüphelinin eşi Seçil Köprülü’nün banka hesabına havale etti.

PARAYI AYNI GÜN ÇEKTİLER

Şüpheli karı-koca aynı gün parayı bankadan çekti. Eski Büyükelçi Şentürk Uzun, havaleden sonra altın madeninin Gana’dan Türkiye’ye sevkine dair araştırma yaptı. Şüpheli Aydın Ahmet Köprülü’nün dediği gibi altının THY kargo uçaklarıyla gönderilemeyeceğini öğrenen eski Büyükelçi Uzun, 4 gün sonra şüpheliyi arayarak parayı iade etmesini istedi. Ancak şüpheli, hem büyükelçiyi, hem de kardeşini uzun süre oyaladı. Daha sonra şüpheli Aydın Ahmet Köprülü, şikayetçiye 10 bin dolar ve 115 bin dolar değerinde iki senet verdi. Senedin ödenmemesi üzerine şikayetçi Hasan Uzun, icra takibi başlattı. Şüpheli Köprülü, takibe yaptığı itirazda, yapılan ticarette meblağın kaybedildiğini öne sürdü.

AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE YARGILANACAKLAR

İddianamede, pratikte herhangi bir ticaretin yapılmadığı, şüphelinin de bu şekilde yarattığı güven duygusuyla şikâyetçi Hasan Uzun’dan 125 bin doları “nitelikli dolandırıcılık” suretiyle mal edindikleri evrak kapsamında anlaşıldığı ifade edildi. “Meslek sahibi kişilerin dolandırıcılığı” suçundan 2’şer yıldan 7’şer yıla kadar hapisleri talep edilen (tutuksuz) şüpheliler, iddianamenin kabul edilmesi halinde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacaklar.

TİCARİ BAŞARISIZLIKTAN ZAYİ OLDU

Şüpheli Aydın Ahmet Köprülü savunmasında, Eski Gana Büyükelçisi Şentürk Uzun ile tanıştığında küçük bir birikimi olduğunu ve bu birikimi kendisiyle değerlendirmek istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini söyledi. Köprülü, sürekli seyahat halinde olduğundan

125 bin doları eşi Seçil Köprülü’nün hesabına havale ettiklerini, paranın Gana’da ticari başarısızlığı nedeniyle zayi olduğunu belirterek suçlamayı reddetti. Köprülü’nün eşi Seçil Köprülü ise olayla bir ilgisi olmadığını, eşinin iş anlaşması nedeniyle hesabına para geldiğini, bu parayı da eşinin aldığını ve ticari başarısızlığından kaybettiğini söyledi.